Birlikte böyle bir ilke imza attıkları programın heyecanını Ulusal Radyo stüdyosunda kendileriyle bir araya gelerek paylaştım. Programla ilgili ilk röportajlarını gazetemize veren Uğur ATİS ve Şahsenem; “Türk halkına ve gelecek nesillere yadigar kalacak ve program çok büyük ilgi görüyor. Türkiye’de böyle bir radyo programı hazırlayarak aslında kocaman bir birlikteliğin kültürlerini tanıtıyoruz” diye konuştular.
Türk dünyası için neden böyle bir program hazırladınız?
Uğur ATİS: Türk dünyası dediğimiz kocaman bir coğrafyadır ve yaklaşık 450 milyon kişi yaşar. Ülkelerin her ne kadar isimleri farklı farklı olsa da Türk kavminde olan ancak dilleri Türkçe olmayan karındaşlarımız da var. Bu coğrafyada yaşayan milletlerin oluşturduğu devletler ya da devlet olmaya aday özerk bölgeler dünyanın yüzde yirmisi gibi bir bölgeyi oluşturuyor. Biz de Türkiye’de böyle bir radyo programı hazırlayarak aslında kocaman bir birlikteliğin kültürlerini tanıtıyoruz. Türk milletinin diliyle var olma ve geleceğe kendisini aktarabilme savaşı veriyoruz.
“BU PROGRAM BAŞKA RADYODA YOK!”
Peki, bu programın dünyaya gelişi nasıl oldu?
Şahsenem: Uğur ATİS’in bir programına konuk olmuştum. Program çıkışında otururken ona dedim ki “Benim Türk dünyasına yönelik bir program yapma hayalim var, ne dersin?” Çok sağ olsun ATİS, Ulusal Radyo’nun kapılarını o kocaman yüreğiyle açarak Özbekistan’dan Türkiye’ye geldiğim günden bu yana içimde büyüttüğüm radyo programı hayalimin gerçekleşmesine katkı sağladı. Onun kocaman yüreğine çok teşekkür ediyorum. Kendisi Kırım Tatar’ı ve çok milliyetçi bir insandır. Program 1 Kasım’da başladı ve her Pazartesi 17:00-18:30 saatleri arasında “Uğur ATİS ve Şahsenem ile Ayaküstü Bir Şeyler – Türk Dünyası Müzikleri” programını yapıyoruz. Bu program başka radyoda yok! Türk halkına ve gelecek nesillere yadigar kalacak ve program çok büyük ilgi görüyor. Ben bir Özbek Türk’üyüm ve Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’nin kültür elçisi olarak da onları Türkiye’de her zaman en güzel şekilde temsil ettiğimi düşünüyorum. Çocuklarımıza özümüzü anlatmamız gerekiyor. Albümüm satar mı kaygısı hiçbir zaman taşımadım ama zaten Türk halkı beni çok sevdi ve “Orta Asya Kraliçesi” diyerek bağrına bastı. Türkiye’ye geldiğim 1992 yılından bugüne dek Türk Cumhuriyetleri’ni temsilen bu bayrağı tek başıma taşıyordum ama artık Uğur ATİS ile sunduğum programda bunu çok keyifle paylaşıyoruz. Hayallerimi mutlaka gerçekleştirerek, Türk dünyasıyla ilgili programlarımı yapmaya devam edeceğim. Ben çok iyi bir radyocu değilim ama bana radyoculuğu Uğur ATİS öğretiyor. O benim ustam, o kadar şanslıyım ki o çok tecrübeli bir insan… Türkiye’de çok sayıda ödül törenleri oluyor ve artık “Osta Asya Türk Müzikleri” kategorisi konulması gerekiyor. Özbek kızı olarak ben ve benden sonra gelecek tüm Osta Asya Türk Cumhuriyetleri’nin sanatçıları için bu kategorinin konulması gerekiyor.
Programda neler anlatıyorsunuz?
Uğur ATİS: Biz her Pazartesi bu programda Türkiye’yi Türk dünyasıyla kavuşturuyoruz. Afganistan Cumhuriyeti, Ahıska Türkleri, Altay Özerk Cumhuriyeti, Astrahan Oblastı, Başkurdistan Özerk Cumhuriyeti, Balkar Özerk Cumhuriyeti, Çuvaşistan Özerk Cumhuriyeti, Gagavuzya Özerk Bölgesi, Hakasya Özerk Cumhuriyeti, Karaçay Özerk Cumhuriyeti, Karakalpakistan Özerk Cumhuriyeti, Kazakistan Cumhuriyeti, Kırgızistan Cumhuriyeti, Kerkük Türkleri, Kırım Özerk Cumhuriyeti, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kumuk Türkleri, Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti, Nogay Türkleri, Özbekistan Cumhuriyeti, Rumeli Türkleri, Saka Türkleri, Sincan Uygur Özerk Bölgesi, Tataristan Özerk Cumhuriyeti, Trakya Türkleri, Tuva Özerk Cumhuriyeti, Türkiye Cumhuriyeti, Türkmenistan Cumhuriyeti ve Yakutistan Özerk Cumhuriyeti’ne varıncaya kadar tüm Türk topluluklarının kültürel ve edebi anlamda anlatımıyla o coğrafyalarda yaşayan çok önemli insanlarının müzikleri var. Ben mesela Özbekistan’ın bir şiirini Latince harflerle okuyorum (tabi bu çok gülünç oluyor) kulak aşinalığı olması için bilinçli yapıyorum ve hemen bunun ardından Şahsenem gerçek okunuşuyla okuyor. Örneğin Özbekistan’ı işlediğimiz bir programda 1500 sene öncesinden bahsediyoruz. Çok önemli şahsiyetlerin hayatını anlatıyoruz. Turizm, geçim kaynakları, kültür sanatı ve önemli eserleri oluş biçimleriyle aktarıyoruz. Şovenizme asla kaçmadan Turan coğrafyasındaki Türkdaşlarımızın yaşantılarını ve kültürlerini insanlara aktarıyoruz. Biz bu kardeşlik köprüsünü daha fazla kurarsak elbet gün gelecek gerçekten Türk birliği kurulacaktır.
Bir de programın dikkat çeken bir müziği var…
Şahsenem: Evet, programda dinleycilerimizin sık sık duyduğu, sözü ve müziği Sabir Karger’e ait olan Anayurt Marşı olarak bildiğimiz Türkistan Marşı’dır. “Özbek, Türkmen, Uygur, Tatar, Âzer bir boydur; Karakalpak, Kırgız, Kazak bunlar bir soydur” şeklinde güzel bir nakaratı var. Ben dördüncü albümümde özellikle bu marşa yer vermiştim ki zamanı gelince hayalini kurduğum bu programda dinleyicilerle buluşturmak içindi. Bu marş çok ünlü ve herkes tarafından çok sevilen bir marştır. Programımızda aynı zamanda Türkiye’deki insanların Türk topluluklarındaki lehçelerine alıştırıyor ve birbirlerine yakınlaştırıyoruz. Oralara gitmeden önce lehçeleri bu programda duymuş oluyorlar.
Bu radyo programı ne kadar sürecek?
Uğur ATİS: Büyük vatan şairi Ziya Gökalp’in “Turan” isimli bir şiiri vardır. Şiirin son beyitinde şair der ki; “Vatan ne Türkiye’dir Türklere ne Türkistan, vatan büyük ve müebbet bir ülkedir turan…” Bu soruya yanıtı da şöyle bağlayalım o kadar çok Türk topluluğu ve anlatacak o kadar çok şey var ki! Programımız 1 seneden bile fazla sürecektir diye düşünüyoruz. Bu program aslında başlı başına bambaşka bir format ve televizyon programı olarak düşünmüştük ama radyoya uyarladık. Daha sonra televizyon programı da yapılacak. Biz Şahsenem ile yaptığımız bu programda birleştirici olarak bütün birbirinden ayrı gibi görünen Türk halklarını büyük Türk milletine bağlı halkları tekrar bir etmeye yan yana getirmeye tekrar bir millet bilincini oluşturmaya çalışıyoruz. Büyük Türk milleti derken sadece Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan Türk’lerden bahsetmiyoruz. Turan coğrafyasındaki bütün halkları bir araya getiriyoruz. Bir milletin diliyle var olma ve geleceğe kendisini aktarabilme savaşı veriyoruz.
“DİL BOZULURSA AİLE, AİLE BOZULURSA TOPLUM, TOPLUM BOZULURSA ÜLKE BOZULUR”
Yılların tecrübesiyle gözlemlediğiniz, bir radyo programcılığında öncelikle neler olmalıdır?
Uğur ATİS: Öncelikle bizler Türk kültürünün gelişmesi için yayınlar yapan programcılar ve sunucularız. Türkiye’de mesleğe 12 kişi olarak başladık ve bugüne kadar gerçekten radyoculuk yapan az kişiden birisiyim. Çok sayıda frekansta radyo yayıncılığı yapılıyor ama Türk kültürüne gerçekten hizmet eden program sayısı az! İnsanlar radyo bir müzik kutusudur zannediyor. Hayır; radyo bir müzik kutusu değildir. Radyo bir dil ve kültür kutusudur! Bir radyo programını açtığınızda eğer o programda gerçekten Türkçe konuşulmuyorsa ya da çok kötü Türkçe konuşuluyorsa o programı hemen kapatın ve o radyoyu bir daha dinlemeyin!… Bizler radyocular olarak ne kadar düzgün Türkçe kullanırsak işte o zaman Türk dili gelişir ve Türkiye’de insanlar Türkiye Türkçesi konuşurlar. Dil bozulursa aile bozulur, aile bozulursa toplum bozulur, toplum bozulursa ülke bozulur. Ülke bozulursa da bir millet yok olur! Bu milletin yok olmaması için Türkçe’nin şaha kalkması gerekiyor. Çeyrek aşırı geçti 30 yıldır sürdürdüğüm radyo programcılığımda 28 bin konuk ağırlamışımdır. O günkü program ne ise her zaman kendi konusunda en yetkin insanları aldım. Birinin sesi duyulsun diye almadım. 30 yıldan beri programıma gelen her konuğu şu konuda öncelikle uyarırım benim programımda politika, siyaset ve magazin konuşulamaz! Daha da önemlisi kesinlikle “Türkçe” konuşacaksınız. Her hafta olmasa da ara ara konuklarımız oluyor ve önce ustaları sonra günümüz sanatçılarını tanıtıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti’ni de anlatacağımız bir program yapacak ve özel bir tarihe denk getireceğiz.
Şahsenem: Uğur ATİS, haftanın 5 günü hazırladığı tüm radyo programlarını ayakta sunar. Dinleyicisine bu kadar saygısı ve sevgisi olan bir radyocudur. Kendisi radyoculukta benim ustam olduğu ve onu tanıdığım için de ayrıca mutluyum.
O zaman Uğur ATİS neden programlarını ayakta sunuyor sormak istiyorum…
Uğur ATİS: Çocukluğumdan bu yana 16 senelik eğitim hayatımda okuduğum tüm okullar devlet okullarıydı. O nedenle öncelikle benim bu ülkeye borcum var. Peki, ne yapmalıydım yani benim yeteneklerim neydi… Zamanında spor yaptım ve Uzak Doğu sporlarında 3 kere milli oldum. Göğsümün üzerinde ay yıldızı taşıdım ve bu ülkeye olan borcumu ödemenin yollarından bir tanesiydi. Yayıncılık anlamında da müzik aletleriyle aram iyidir, baktım ki bende diskjokeylik yeteneği de var ve bu yeteneğimle doğum günlerinde insanları eğlendirirdim. Birçok radyo ve televizyon programı yapmanın yanında gazetecilik de yaptım. İlk programımdan itibaren ayakta sunmaya başladım ve halen de programlarıma öyle devam ediyorum. Ayakta radyo programı sunan dünyada bir üçüncü kişi daha yoktur herhalde David Letterman ve ben varız. Gerçekten ayaküstü bir şeyler yapıyorum. Ben bir iş yapıyorsam en iyisini yapmak zorundayım. Bu borcumu öderken de bu milletin karşısında kesinlikle oturamam çünkü ben o kadar büyük değilim. Asıl gizlide kalmış olan ayakta radyo programı sunma hikayem de budur… Ben böyle büyük bir milletin karşısında kesinlikle oturamam. O günden bu yana dur durak bilmeden programlar yapıyorum.
Radyo programcılığı serüveninde Şahsenem sizin yanınızda nasıl bir öğrenci?
Uğur ATİS: Bu yola baş koyduğumuzdan bu yana Şahsenem benim yeni çırağım oldu. Ciddi mesleklerde çırak-kalfa-ustalık çok önemlidir. İyi bir çırak olma yolunda ilerliyor şu anda… Sonra kalfa olacak belki 20 yıl sonra da usta olacak! Meslek hayatımda çok sayıda kişiye mesleği öğrettim. Büyük radyo ve televizyon grubu sahibi olanlar da var. Zaten düzgün Türkçe konuşuyorlarsa benden geçmişlerdir.
Dinleyiciler size ve programınıza nasıl ulaşabilirler?
Şahsenem: Reyting kaygısı olmadan bu programı hazırlayıp sunuyoruz ben bu nedenle Ulusal Radyo’ya teşekkür ediyorum. Bizim programımızda adeta Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’ne gidiyor ve oraların havasını soluyoruz. O gün tüm sınırlar kalkıyor ve Türk kardeşlerimizi buluşturuyoruz. Ben öyle bir hisse kapılıyorum. Gelecek nesillerimizin kendisini ve özünü bilmesi açısından çok önemli bir program. Bir sanatçı olarak kitlelere ulaşabildiğim için bulunduğum noktada bu misyonuma devam etmek istiyorum. Bulunduğumuz yerde faydalı işler yaparsak da birbirimiz faydalı olabiliriz. Dinleyicilerimiz Ulusal Radyo 0530 917 10 08 nolu Whatsapp iletişim hattından tüm görüş ve önerilerini mesaj olarak gönderebilirler. Ayrıca beni de Facebook’ta Şahsenem Orta Asya Kraliçesi ve instagram’da da Şahsenem.Official sayfalarından da takip edebilirler.